Küçük ve orta ölçekli turistik otellerin Kartalkaya faciasından bu yana yaşadıkları sorunları ele aldığım "Turizm Yangın Yeri" başlıklı yazım geniş yankı uyandırmış. YENİKEMER'in haberine göre yazım bir anda gündeme oturmuş ve çok ses getirmiş, reyting rekorları kırmış.Yazıda, facianın ardından harekete geçen otellerin denetlenmesi mekanizmasının, turistik küçük ve orta boy oteller açısından sorunlara yol açtığına işaret ediliyordu. Yazıma gösterilen ilgi bu tür işletmelerin, denetimlerin şeklinden canlarının ne denli yandığını gösteriyor.Bir okurum yazım ile yaptığı yorumda " Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşadığı zorlukları bu kadar net ve vicdanlı bir dille anlatmanız çok kıymetli. Rekorlar kadar, sektörün görünmeyen yangınlarını da konuşmak şart. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin sesi olmanız çok önemli. Umarım bu uyarılar karar vericilere yol gösterir.Çünkü turizm sürdürülebilirliktir diye düşünüyorum." demiş. Okurumun yorumu ve dileği çok yerinde. Umalım uyarılarımız karar vericilere yol gösterici olsun. Otellerin denetlenmesine ilişkin yasalarda hükümler mevcut. Ancak uzun yıllardır yasalarda öngörülen denetim mekanizmaları kullanılmamış. Bu mekanizmaların "turizmin 11 Eylül'ü" olarak nitelenen Kartalkaya faciasından sonra harekete geçirildiği görülüyor.
Mekanizma harekete geçmeye geçti, ancak bu kez de denetlemeden hangi kurumun sorumlu olduğu hususunda yetki karmaşasının olduğu görüldü. Denetlemeyi yapan kişilerin yeterliliği, ehliyeti sorunu ortaya çıktı. Bu kişilere yeterli eğitimin verilmediği ortaya çıktı.
Otellerin denetiminden öncelikle Turizm Bakanlığı sorumlu. Valiliklerin de denetleme yetkileri mevcut. İl sınırları içinde olduğu için inşaat ruhsatını veren İl Özel İdaresi ve Vali il hudutları dahilinde tüm kuruluşları denetleyebilir. Keza Büyükşehir Belediyelerinin de denetleme yetkisi var. Denetimlerin yangın ile ilgili kısmını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı belirliyor, denetlemeyi Büyükşehir Belediyesi itfaiyesi yapıyor.
Bu konudaki mevzuat 2002 yılına ait. 2007'de mevzuat gözden geçirilmiş. Ancak denetleme ile ilgili hükümlerini yerine getirmek kimsenin aklına gelmemiş Kartalkaya faciasına kadar. Faciadan sonra harekete geçilmiş. Denetleme ateşten gömlek gibi, kimse giymek istemiyor, sorumluluğu birbirine atıyor. Olan küçük ve orta boy işletmelere oluyor.
Yakınmalar diz boyu. "Asıl sıkıntı 20 yıldır denetlemeyen devlet kurumları bir anda saldırdı" diyor bir turizmci. Bir diğer turizmci, kurumlar arası yetki ve sorumluluk karmaşasına işaret ediyor. "Hatta kurumların içinde de bu konuda karmaşa mevcut" diyor. "Kartalkaya gibi dağlardaki oteller ile sahildeki butik oteller aynı sepete konuyor, aynı denetleme usulleri uygulanıyor. Farklı özellikleri, konumları dikkate alınmıyor" diyor bir turizm uzmanı da. Bankaların eksikliklerini gidermeye çalışan küçük ve orta boy işletmelere kredi vermeye pek yanaşmadıkları,denetlemeyi yapanların eksikliklerin giderilmesinde işletmelere yeterli süre tanımadıkları, keza dile getirilen yakınmalar arasında.
Turizm "Yangın Yeri" başlıklı yazımda belirttiğim gibi,denetimler tabii yapılmalı. Ancak denetimler yapılırken yeni mağduriyetlere, sorunlara, sıkıntılara yol açılmamalı. Denetimler yapılırken konu tüm boyutları ile ele alınmalı. İlgili kurumlar, işletmeler vs. arasında bu konuda işbirliği ve eşgüdüm sağlanmalı. Gerekirse yaşanan sorunlar ışığında mevzuat tekrar gözden geçirilmeli. Kurumların sorumlulukları netleştirilmeli,denetlemeyi yapacak kişilerin nitelikleri, sorumlulukları belirlenmeli, otellerin konumları, özellikleri dikkate alınmalı, dağ otelleri ile sahildeki butik oteller aynı sepete konulmamalı, eksikliklerin giderilmesi için işletmelere makul süreler tanınmalı, işletmelere bu amaçla finansman kolaylıkları sağlanmalı.
Belirlenecek bu usul ve esasların uygulanmasına özen gösterilmeli.Yasalar gibi kafalar de değişmeli.
Yıllarca gözardı edilen bir konunun hemen halledilmesi kolay değil elbette, ama yaşananların sorumlusu olarak ta küçük otel ve işletmelerin görülüp, bedel ödetilmesi de akıl ve mantığın uzağında duruyor.Yetkili kurumları topu taca atmadan, belli ve makul zaman içinde çözüm önerilerini ortaya koymalıdır.Bu konu, sadece küçük işletmeleri tehdit ederek kurumların onların üzerinde hergün değişen yönetmeliklerle tepinmesiyle çözülemez.Mayıs ayı gelmiş hala kaotik durum devam ediyor.Binlece otel kapalı veya durumu hala belirsiz.
Bu küçük işletmeler 30-40 yıldır el yordamıyla sektörü bu aşamaya getirdi.Krizlerle baş etti,pandemiyle baş etti ama son dönemde ortaya atılan ve sürekli değişen yönetmelikler karşısında eli ayağı bağlanmış ve çaresizce bekleyiş içinde.Bu küçük işletmeler 30-40 yıldır turizme hizmet ediyor alınlarının akıyla.Engel değil destek olun bu turizmin gizli kahramanlarına.
Hergün değişen yönetmeliklerden de milletin sıtkı sıyrıldı artık. Bu hafta turizm haftası ama içinde bulunduğumuz bu kaotik durum nedeniyle hiç bir turizmci bu heyecanı hissedemiyor, yaşayamıyor.Turizmciye bu psikolojiyi, tamda sezon öncesi yaşatmak, ülke turizmi için çok ilginç bir başarı öyküsü olarak kazınacak hafızalara.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürsel Demirok
TURİSTİK OTELLERİN DENETLENMESİ ÜZERİNE
TURİSTİK OTELLERİN DENETLENMESİ ÜZERİNE
Küçük ve orta ölçekli turistik otellerin Kartalkaya faciasından bu yana yaşadıkları sorunları ele aldığım "Turizm Yangın Yeri" başlıklı yazım geniş yankı uyandırmış. YENİKEMER'in haberine göre yazım bir anda gündeme oturmuş ve çok ses getirmiş, reyting rekorları kırmış.Yazıda, facianın ardından harekete geçen otellerin denetlenmesi mekanizmasının, turistik küçük ve orta boy oteller açısından sorunlara yol açtığına işaret ediliyordu. Yazıma gösterilen ilgi bu tür işletmelerin, denetimlerin şeklinden canlarının ne denli yandığını gösteriyor.Bir okurum yazım ile yaptığı yorumda " Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaşadığı zorlukları bu kadar net ve vicdanlı bir dille anlatmanız çok kıymetli. Rekorlar kadar, sektörün görünmeyen yangınlarını da konuşmak şart. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin sesi olmanız çok önemli. Umarım bu uyarılar karar vericilere yol gösterir.Çünkü turizm sürdürülebilirliktir diye düşünüyorum." demiş. Okurumun yorumu ve dileği çok yerinde. Umalım uyarılarımız karar vericilere yol gösterici olsun. Otellerin denetlenmesine ilişkin yasalarda hükümler mevcut. Ancak uzun yıllardır yasalarda öngörülen denetim mekanizmaları kullanılmamış. Bu mekanizmaların "turizmin 11 Eylül'ü" olarak nitelenen Kartalkaya faciasından sonra harekete geçirildiği görülüyor.
Mekanizma harekete geçmeye geçti, ancak bu kez de denetlemeden hangi kurumun sorumlu olduğu hususunda yetki karmaşasının olduğu görüldü. Denetlemeyi yapan kişilerin yeterliliği, ehliyeti sorunu ortaya çıktı. Bu kişilere yeterli eğitimin verilmediği ortaya çıktı.
Otellerin denetiminden öncelikle Turizm Bakanlığı sorumlu. Valiliklerin de denetleme yetkileri mevcut. İl sınırları içinde olduğu için inşaat ruhsatını veren İl Özel İdaresi ve Vali il hudutları dahilinde tüm kuruluşları denetleyebilir. Keza Büyükşehir Belediyelerinin de denetleme yetkisi var. Denetimlerin yangın ile ilgili kısmını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı belirliyor, denetlemeyi Büyükşehir Belediyesi itfaiyesi yapıyor.
Bu konudaki mevzuat 2002 yılına ait. 2007'de mevzuat gözden geçirilmiş. Ancak denetleme ile ilgili hükümlerini yerine getirmek kimsenin aklına gelmemiş Kartalkaya faciasına kadar. Faciadan sonra harekete geçilmiş. Denetleme ateşten gömlek gibi, kimse giymek istemiyor, sorumluluğu birbirine atıyor. Olan küçük ve orta boy işletmelere oluyor.
Yakınmalar diz boyu. "Asıl sıkıntı 20 yıldır denetlemeyen devlet kurumları bir anda saldırdı" diyor bir turizmci. Bir diğer turizmci, kurumlar arası yetki ve sorumluluk karmaşasına işaret ediyor. "Hatta kurumların içinde de bu konuda karmaşa mevcut" diyor. "Kartalkaya gibi dağlardaki oteller ile sahildeki butik oteller aynı sepete konuyor, aynı denetleme usulleri uygulanıyor. Farklı özellikleri, konumları dikkate alınmıyor" diyor bir turizm uzmanı da. Bankaların eksikliklerini gidermeye çalışan küçük ve orta boy işletmelere kredi vermeye pek yanaşmadıkları,denetlemeyi yapanların eksikliklerin giderilmesinde işletmelere yeterli süre tanımadıkları, keza dile getirilen yakınmalar arasında.
Turizm "Yangın Yeri" başlıklı yazımda belirttiğim gibi,denetimler tabii yapılmalı. Ancak denetimler yapılırken yeni mağduriyetlere, sorunlara, sıkıntılara yol açılmamalı. Denetimler yapılırken konu tüm boyutları ile ele alınmalı. İlgili kurumlar, işletmeler vs. arasında bu konuda işbirliği ve eşgüdüm sağlanmalı. Gerekirse yaşanan sorunlar ışığında mevzuat tekrar gözden geçirilmeli. Kurumların sorumlulukları netleştirilmeli,denetlemeyi yapacak kişilerin nitelikleri, sorumlulukları belirlenmeli, otellerin konumları, özellikleri dikkate alınmalı, dağ otelleri ile sahildeki butik oteller aynı sepete konulmamalı, eksikliklerin giderilmesi için işletmelere makul süreler tanınmalı, işletmelere bu amaçla finansman kolaylıkları sağlanmalı.
Belirlenecek bu usul ve esasların uygulanmasına özen gösterilmeli.Yasalar gibi kafalar de değişmeli.
Yıllarca gözardı edilen bir konunun hemen halledilmesi kolay değil elbette, ama yaşananların sorumlusu olarak ta küçük otel ve işletmelerin görülüp, bedel ödetilmesi de akıl ve mantığın uzağında duruyor.Yetkili kurumları topu taca atmadan, belli ve makul zaman içinde çözüm önerilerini ortaya koymalıdır.Bu konu, sadece küçük işletmeleri tehdit ederek kurumların onların üzerinde hergün değişen yönetmeliklerle tepinmesiyle çözülemez.Mayıs ayı gelmiş hala kaotik durum devam ediyor.Binlece otel kapalı veya durumu hala belirsiz.
Bu küçük işletmeler 30-40 yıldır el yordamıyla sektörü bu aşamaya getirdi.Krizlerle baş etti,pandemiyle baş etti ama son dönemde ortaya atılan ve sürekli değişen yönetmelikler karşısında eli ayağı bağlanmış ve çaresizce bekleyiş içinde.Bu küçük işletmeler 30-40 yıldır turizme hizmet ediyor alınlarının akıyla.Engel değil destek olun bu turizmin gizli kahramanlarına.
Hergün değişen yönetmeliklerden de milletin sıtkı sıyrıldı artık. Bu hafta turizm haftası ama içinde bulunduğumuz bu kaotik durum nedeniyle hiç bir turizmci bu heyecanı hissedemiyor, yaşayamıyor.Turizmciye bu psikolojiyi, tamda sezon öncesi yaşatmak, ülke turizmi için çok ilginç bir başarı öyküsü olarak kazınacak hafızalara.