SESSİZ ÇIĞLIKLAR
Akşamın loş karanlığı oraya ayrı bir hüzünle çöküyor. Güneş camlara sanki biraz
çekinerek yansıtıyor ışıklarını. O ışıklar ki yaraları açmasın, yüzlerdeki o yorgun, o bezgin
ifadeyi tüm gerçekliğiyle yansıtmasın diye hızla geçiveriyor camların ardından. Sonra elle
itilen bir araba yemekleri taşıyor. Bu tuzsuz, bu diyet, bu normal... derken akşam yemekleri
dağıtılıyor tabldot tabaklarda...Koridora bir hareket, bir can getiriyor yemekçi kadın.
Birazdan boşları almak üzere terk ediyor koridoru. Ardından nöbet değişimi...Gidenler
kalanlara bırakıyor bankodaki yerini ve bakılacak hastasını. Kalanlar, bırakıldıkları yerde,
yeni bir akşama yenilenen dertleri ve acılarıyla giriveriyorlar..
Yavaş yavaş odalardan koridorlara yayılan acının, çaresizliğin, yalnızlığın sessiz
çığlıkları... Havada ilaç kokusu, iyodoform kokusu, sterilizasyon ile karışan temizlik
maddelerinin kokusu... Bir küçücük bilgiye hasret hasta yakınlarının ürkek terlik seslerinin
tıkırtısı...Yüreklerde sızı, derin iç çekişlerde saklı endişeler...Alınacak en küçük güzel
habere bağışlanacak ömürlük anlar...
Sonra gece. Yavaş yavaş bir sessizlik yayılıyor koridorlarda. Ölçülen tansiyonlar,
takılan serumlara eklenen ilaçlar, geceyle artan acılara beklenen çözümler ve odalardan
koridorlara yayılan ilaç kokularını bastıran dalga dalga acılarla uzadıkça uzayan saatler...
44 yıllık yol arkadaşım merdivenlerden düşüp kaburgalarını kırınca on günümüzü ailece bu
soğuk koridorlara açılan kapıların ardında geçirdik. Sağlık en büyük hazinedir, elbette bir
kez daha anladık.
Anladık ki...
İki türlü hayat varmış. Biri tercihen yaşanan, diğeri tercihsiz yaşanan...
Tercihen yaşadığımız keyifli, doyumsuz bir gezinin ardından gelen tercihsiz günlerde
bedenen ve ruhen çok yıprandık ama sahip olduklarımızın değerini daha iyi anladık.
Evlat candır; cana can katandır. Darda kalınca koşanın, elini tutanın, yaranı saranın,
yarana merhem olanın, acını azaltıp ruhuna ilaç olanınmış; bir kez daha anladık.
Aile olmak, bir olmak , birlik olmak dünyanın en en en büyük zenginliğidir ve biz buna
sahip olabildiğimiz için çok şanslıyız; anladık.
Yaşam anlık olaylara gebedir, siyahtan beyaza ya da beyazdan siyaha geçmek an
meselesidir; her anın kadrini kıymetini bilmek çok değerli ve gereklidir; anladık.
Anladık ki...
Hayat, nefes aldığın anlar değil, kalbine dokunan anlardır.
Yanımızda olan , arayan soran, destek olan dost ve arkadaşlarımız sayesinde yaşamımız
boyunca hangi ellerin tutulacağını anladık.
Hayat bir deneyimler mozaiğidir. Üzücü, içten ve şok edici deneyimler olmadan
tamamlanmaz. Bu yüzden işler kötü gittiği zaman bilmeliyiz ki, bu sadece yaşamın bir
aşaması ve eğitimidir.
Her an değerli ve kıymetli, evlat sevgili, dost gerekli, sağlık hazinedir.
Sağlıklı günlere....
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahsen Yıldız
SESSİZ ÇIĞLIKLAR..
SESSİZ ÇIĞLIKLAR
Akşamın loş karanlığı oraya ayrı bir hüzünle çöküyor. Güneş camlara sanki biraz
çekinerek yansıtıyor ışıklarını. O ışıklar ki yaraları açmasın, yüzlerdeki o yorgun, o bezgin
ifadeyi tüm gerçekliğiyle yansıtmasın diye hızla geçiveriyor camların ardından. Sonra elle
itilen bir araba yemekleri taşıyor. Bu tuzsuz, bu diyet, bu normal... derken akşam yemekleri
dağıtılıyor tabldot tabaklarda...Koridora bir hareket, bir can getiriyor yemekçi kadın.
Birazdan boşları almak üzere terk ediyor koridoru. Ardından nöbet değişimi...Gidenler
kalanlara bırakıyor bankodaki yerini ve bakılacak hastasını. Kalanlar, bırakıldıkları yerde,
yeni bir akşama yenilenen dertleri ve acılarıyla giriveriyorlar..
Yavaş yavaş odalardan koridorlara yayılan acının, çaresizliğin, yalnızlığın sessiz
çığlıkları... Havada ilaç kokusu, iyodoform kokusu, sterilizasyon ile karışan temizlik
maddelerinin kokusu... Bir küçücük bilgiye hasret hasta yakınlarının ürkek terlik seslerinin
tıkırtısı...Yüreklerde sızı, derin iç çekişlerde saklı endişeler...Alınacak en küçük güzel
habere bağışlanacak ömürlük anlar...
Sonra gece. Yavaş yavaş bir sessizlik yayılıyor koridorlarda. Ölçülen tansiyonlar,
takılan serumlara eklenen ilaçlar, geceyle artan acılara beklenen çözümler ve odalardan
koridorlara yayılan ilaç kokularını bastıran dalga dalga acılarla uzadıkça uzayan saatler...
44 yıllık yol arkadaşım merdivenlerden düşüp kaburgalarını kırınca on günümüzü ailece bu
soğuk koridorlara açılan kapıların ardında geçirdik. Sağlık en büyük hazinedir, elbette bir
kez daha anladık.
Anladık ki...
İki türlü hayat varmış. Biri tercihen yaşanan, diğeri tercihsiz yaşanan...
Tercihen yaşadığımız keyifli, doyumsuz bir gezinin ardından gelen tercihsiz günlerde
bedenen ve ruhen çok yıprandık ama sahip olduklarımızın değerini daha iyi anladık.
Evlat candır; cana can katandır. Darda kalınca koşanın, elini tutanın, yaranı saranın,
yarana merhem olanın, acını azaltıp ruhuna ilaç olanınmış; bir kez daha anladık.
Aile olmak, bir olmak , birlik olmak dünyanın en en en büyük zenginliğidir ve biz buna
sahip olabildiğimiz için çok şanslıyız; anladık.
Yaşam anlık olaylara gebedir, siyahtan beyaza ya da beyazdan siyaha geçmek an
meselesidir; her anın kadrini kıymetini bilmek çok değerli ve gereklidir; anladık.
Anladık ki...
Hayat, nefes aldığın anlar değil, kalbine dokunan anlardır.
Yanımızda olan , arayan soran, destek olan dost ve arkadaşlarımız sayesinde yaşamımız
boyunca hangi ellerin tutulacağını anladık.
Hayat bir deneyimler mozaiğidir. Üzücü, içten ve şok edici deneyimler olmadan
tamamlanmaz. Bu yüzden işler kötü gittiği zaman bilmeliyiz ki, bu sadece yaşamın bir
aşaması ve eğitimidir.
Her an değerli ve kıymetli, evlat sevgili, dost gerekli, sağlık hazinedir.
Sağlıklı günlere....